Mülakat Deneyimlerim
Yaklaşık 2 aydır iş arayışım devam etmekte ve çok fazla firmayla iş görüşmesi gerçekleştirme imkanına sahip oldum. Bir İK’cının İK’cı ile mülakata girmesi gerçekten garip bir duygu. Mülakat esnasında şimdi neden bu soruyu sorma ihtiyacı duydu ki, bu sorudan nasıl bir analiz yapabilecek ya da sorması gereken sorular bu değildi, beni tanımak için sorular sormadı vb. şeyler kafamda uçuştu sürekli. Açıkçası görüştüğüm firmalarda bazı genç arkadaşlarım oldukça başarılı iken bazıları ise yetersizdi. Nasıl ki firmalar adayları kimi zaman yetersiz bulabilirken bende firmadaki İK’cıları kimi zaman yetersiz bulabildim. Yaşamış olduğum deneyimlerin üç tanesini sizlerle paylaşmak istedim.
Alüminyum sektöründe lider olarak adlandırılabileceğimiz bir firmayla gerçekleştirdiğim görüşmede İK’cı benim ne kadar çabuk “uzman” unvanı almış olmama takıldı. Ve mülakat esnasında bunu sorguladı. Acaba çalıştığım firma neden bana bu kadar çabuk bu unvanı vermişti? Kendisi uzun yıllar sonra bu “uzman” unvanı almışken bu durumu kabullenememesine şahit oldum. Direkt kendisi ile beni kıyaslamaya gitti, doğru muydu bence kesinlikle yanlış bir tutumdu. Beni seçme ve yerleştirmede uzman olarak görmeyebilir, yetersiz bulabilir fakat görüşme esnasında 6 ayda uzman olunamaz diye diretmesi ve benim de kabullenmemi istemesi son derece anlamsızdı. Ben firmaları askeriye olarak görmüyorum, sırası gelen uzman olacak, şu kadar süre dolmadan uzman olunamaz gibi ifadeler yanlış. Performansa, bilgi ve beceriye, yetkinliklere bağlı olarak unvanların değişeceğini düşünüyorum. 6 ay kısa bir zaman dilimi olabilir zaten ben konuda uzmanım diye söylemlerde bulunmuyorum ki : )
Bir başka yaşamış olduğum ilginç mülakat ise tekstil sektöründe yer alan firmanın İK Müdürü ile oldu. İnsan Kaynakları Uzmanı lokasyondan dolayı ayrılmak durumunda kalmış ve yerine bir başka uzman aranıyor. Açıkçası genç meslektaşım mülakatı çok güzel yürüttü. Firmadan 2.5-3 saat süren mülakat sonrasında ben mutsuz ayrıldım. Benim bir türlü anlamlandıramadığım bir konu var. Adayların dürüst olması isteriz diye düşünürken birçok meslektaşım ya da yöneticiler kandırılmak istiyor. Önceki iş yerlerimden neden ayrıldığımı İK Müdürü sorguladı. Açıkçası bu meslekte sürekli kendimi geliştirmeye, okumaya, araştırmaya gayret ediyorum. Dolayısıyla da pratikte olduğu kadar teorikte de bilgi sahibi olmak için elimden gelenin hep fazlasını yapıyorum. Ayrıldığınız şirket hakkında, şirketteki yöneticiler hakkında çok fazla olumsuz konuşulmaması gerektiği bilincindeyim fakat ücret, sigorta, mobbing vb. konulardan dolayı ayrıldıysanız söylemenizde bir sakınca yok. Uzmanların da söylediği bu, kitaplar da yazan da bu. Eğer ki bu cevapları duymak istemiyorsanız da lütfen mülakatı yapanlar sormayın o zaman bu soruyu. Ben başımdan geçen mobbing olayını aktardığımda önce mobbing nedir diyen sonrasında da beni ketum olmamakla suçlayan bir firmada benim çalışmam imkansızdı. Benden istenen de her zaman şirket içinde ketum olmaktı. Mobbing olduysa oldu kimseye söyleme çalışmana devam et anlayışı olan bir yönetici ile çalışmak!!! Bunun dışında yine aynı İK Müdürü benim blog yazıyor olmamım performansıma olumsuz olarak bir etki edeceği düşüncesi içerisindeydi. Bugüne kadar blog yazıyor olduğum için her zaman tebrik alan ben ilk kez olumsuz eleştiri almıştım. Herhalde çalışma saatleri içerisinde blog ile ilgileneceğimi düşündü : ) Mülakat esnasında aklımdan “kalk masadan git Aydan!” oldu ama sabrettim. Süreç bunlara rağmen olumlu ilerledi, fakat tahmin edeceğiniz üzere kabul etmedim.
Son olarak kozmetik sektöründen bilinen bir firmanın İK Müdürü ile gerçekleştirmiş olduğum mülakatta ben nereye düştüm dedim. Elimi bile zorla sıkan, azarlar gibi konuşan, yüzünde ufacık bir gülümseme, sıcaklık olmayan, höt höt bakan biriyle gerçekleşen mülakatta son derece verimsiz oldu. Kendimi iyi ifade edemedim, karşı taraftan almış olduğum negatif enerji malesef beni de son derece olumsuz etkiledi. Lütfen biraz empati kurun, sizler sadece bizi seçmiyorsunuz bizler de sizin firmanızı seçiyoruz. Ve iş arayanları bize muhtaç gözüyle bakmayın. Ben kafamda soru işareti uyandıran, mutsuz çalışacağımı düşündüğüm firmaları tercih etmiyorum. Bu süreç karşılıklı, sizler de firmanın yüzüsünüz. Biraz güleryüz başka bir şey değil! Ayrıca kurumsallıktan son derece uzak tavırlar, konuşmalar emin olun şirket markasına zarar veriyor.
Bunların yanında işinde profesyonel olan pek çok İK’cı, yönetici ile de mülakat gerçekleştirdim. Malesef her yer de olduğu gibi bizim mesleğimizde de işini iyi yapanlar da var kötü yapanlar da… Mülakat olumlu da sonuçlanabilir olumsuz da. Önemli olan benim için mülakatta iyi bir deneyim kazanmak ve yeni bir şeyler kazanmak. Kendimi adıma her zaman iyi bir mülakatçı olarak anılmak istiyorum ve yaşamış olduğum kötü deneyimleri kimseye yaşatmayacağımı biliyorum.
Berkay KARABULUT
7 Kasım 2011 at 16:55Mobbing olayına takıldım ben Aydancım 🙂
Bunları hiç anlamıyorum… Olabilir, sıkıntı yaşayabilirsin, sorun yaşayabilirsin… Baskı görmüş olabilirsin.
Bunları aktarman da ne kabahat olabilir ki diye düşünüyorum.
Soru şu oluyor genelde…
Niye ayrılmak istiyorsunuz?
Ne diyeceğim yani, keyfimden ayrılmak, heyecan bulmak istemiyorum herhalde… Bir sıkıntım var ki ayrılmak istiyorum, maaşı az geliyor, çalışma koşulları ağır, işverenim ile sorunlar yaşıyorum, yöneticim ayrılmam için baskı yapıyor bana.
İş verenin istediği nedir ki? Dürüstlük değil mi, şefim ile yaşadığım problem varsa ve ben bunu sana anlatamayacaksam ne palavra sıkacağım size pardon?
Hani dürüstlüktü talebiniz? İşi almak için yalandan kim ölmüş mi diyelim…:)
Aydan Çağ
8 Kasım 2011 at 11:17Berkay malesef doğruları duyduklarında senden rahatsızlık duyuyorlar. Ben önceki işyerlerimden neden ayrıldığımı anlattığımda demek ki siz iyi seçim yapamıyorsunuz dedi mesela. O an kontrolümü kaybetmemeye çok çaba gösterdim. Ben firmaya girmeden nereden bilebilirim ki mobbing mağduru olacağımı demek durumunda kaldım.
SGK ya da ücret yüzünden ayrıldığın zaman da seni sabırsızlıkla, yüksek beklentiye sahip olmakla, mücadeleci olmamak vb. sıfatlarla seni suçluyorlar.
Açıkcası bazı mülakatçıların duymak istedikleri süslü laflar. “Nabza göre şerbet vermek” sözü mülakatlar için biçilmiş kaftanmış.
Banu Kızıltanlı
7 Kasım 2011 at 23:59Yaşadıklarını çok güzel dile getirmişsin Aydan, sana sonuna kadar hak veriyorum. İşe alım uzmanlarının bazıları nerde ne sorulması ya da yorumlanması gerektiğini bilmiyorlar..konuyla alakasız şeylere takılıp kalıyorlar senin dışında herhangi birşeye..örneğin, daha önce çalıştığın şirketin karar verip yaptığı bişeyle ilgili bizi sorguluyorlar nedense, 1 ve 3. örneğinde kendimi gördüm ve bu en son mülakatta geldi başıma sana da anlatmış olduğum..
Açıkçası tek yönlü bakıyor bazı firmalar dediğin gibi. evet biz iş arıyoruz kabul ama biz bu kadar okuyacağız, dilimizi geliştiricez, deneyim sahibi olucaz sonra şirket seçemiycez yok böyle bişey!!eğer gerçek bir yetenek avcısı şirket olursa karşımızda, kabul edilmesek bile tavrımız iyi yönde olur..O şirketle ilgili iyi şeyler düşünür ve söyleriz..İzmirdeki uluslararası tekstil firmasında böyle bir mülakat yaşadım hakikaten olağanüstü başarı ve titizlikle yürüttüler..Böyle insanlara imreniyor ve örnek alıyorum onları kendime..
Aslında senin dediğin gibi biz İ.K. cılar olarak hem çok okuyup araştırıp hem de işin gerçeğini bildiğimiz için ufak şeyler bile olsa çok takılıyoruz ben artık beden diline bakıyorum mesela aslında onun benimkine takılması lazım..eleştirilecek çok şey var bu departmanla ilgili..umarım iyi bir şirkette iyi bir şekilde yürütürüz bu pozisyonu..böyle İ.K.cı olacağıma hiç olmayayım daha iyi..herkes hakkını verebilse keşke mesleğinin ama araştırmayan, gözlerini kapayan ve bir koltuğa oturup kalan herkes kendini İ.K.cı zannedince iş daha da zorlaşıyoruz..Tabi bu söylediklerim sadece bugüne kadar gördüklerimle sınırlı belki de muhteşem İ.K.cılarla tanışıp onlardan birşeyler katabilirim kendime bunu çok da isterim..Yani son sözüm şu ki: aynı hataları ilerde biz yapmıycaz emin olabilirsin=)
Aydan Çağ
8 Kasım 2011 at 12:51Banu seninde söylediğin gibi malesef bazı İK’cılar ve yöneticiler seçme ve yerleştirme sürecini tek taraflı düşünüyor. Koltuğun diğer tarafına geçince edindikleri misyon bazen insani değerlerden uzaklaşabiliyor da. Sana soru sorma hakkı bile tanımıyorlar, sadece kendileri soru sorup süreci sonlandırmak isteyebiliyorlar. Yetenek yönetimi, işveren markasından bi haber şirketler var oldukça iş arayışı içerisinde olanlar için geçrekten mutsuz iş görüşmeleri devam edecek.
Kendi adıma hepsinden ders çıkartıp benim yapacaklarım ve yapmayacaklarım olarak sınıflandırdım.