Title Image

İTÜ İKZ “Mülakata Davetlisiniz / İpek Aral Kişioğlu”

İTÜ İKZ “Mülakata Davetlisiniz / İpek Aral Kişioğlu”

 

 

 

 

 

 

 

          01.03.2012 tarihinde İTÜ İnsan Kaynakları Zirvesi’nde gerçekleşen İpek Aral Kişioğlu’nun “Mülakata Davetlisiniz” konulu konuşmasını dinlemek üzere İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’ne gittim. Dolu dolu dakikalar yaşadık. Hem salon kalabalıktı hem de öğrencilerin tüm dikkati İpek Hanım’a toplanmıştı.  Açıkçası İpek Hanım’ı her dinlemem de büyük heyecan duyuyorum kendisi ile tanışmış olmaktan, beraber çalışıyor olmaktan dolayı o kadar şanslı hissediyorum ki kendimi o yüzden benim hayatımda yeri çok özel ve kıymetli.

 

        İpek Hanım’ın konuşmasının özetini maddeleştirerek sizlere aktarmaya çalışacağım. Ben İpek Hanım’ı dinlerken büyük zevk aldım ve çok şey öğrendim, umarım sizler de okurken hem  zevk alırsınız hem de yeni bir şeyler öğrenme şansı yakalarsınız.

 

– İK’cıların iç ve dış kaynaklar olmak üzere iki tür kaynağının olduğundan bahsetti. İç kaynaklar referansları oluştururken; dış kaynakları gazete ve internet ilanları, sosyal medya oluşturmaktadır. 

 

– Sosyal işe alım ve işveren markasından, İK’cıların henüz teknoloji ile çok içe içe olmadığından, sosyal medyanın teknolojinin ta kendisi olduğundan, Genç İK’cıların sosyal medyayı gündeme soktuğundan böylelikle de yöneticiler de İK’cıların gündemdemine yerleştirdiğinden, facebook ile gençlere (y kuşağında), linkedin ile nitelikli çalışanlara ulaşılmak istendiğinden, sosyal medyanın dijital ayak izimiz olduğundan bahsetti.

 

– Fark yaratmanın ne olduğundan, herkesin yaptığı şeyi yapmamaktan, gelen CV’lerde ayrımların nasıl yapıldığından, özgeçmiş yazmanın bir emek olduğunu, bir sanat olduğundan, özgeçmişin kendi envanterimiz olduğundan, baştan savma hazırlamamak gerektiğinden söz etti.

 

– İpek Hanım sunumunda Leonardo da Vinci’nin özgeçmişini gösterdi ve sizler de incelemek isterseniz Kaynağım İnsan’a buradan ulaşabilirsiniz.

 

– Peki özgeçmişte neler yer alabilir? Ön tanıtım/kariyer hedefi;  iş ve staj tecrübeleri/başarılar, projeler; eğitim bilgileri; ödüller; yayımlanmış makale, yazı çalışmaları, blog; yabancı dil bilgisi; konferans, seminer, eğitim programları; teknik bilgi ve yetkinlikler; davranışsal yetkinlikler; sosyal aktiviteler, sosyal sorumluluk projeleri, hobiler; kişisel bilgiler ve referanslar.

 

– İpek Hanım kendisini dinleyenlere yazı yazmalarını, blog tutmalarını, stajlarını birer iş tecrübesi gibi yaşamalarını sadece çay, kahve içip misafir gibi gitmemelerini önerdi.

 

– Mülakatçının adaydan ne beklediğini aktardı. Bunlar: Kendine güven, proaktivite ve kendi kendini motive edebilme yeteneği; istikrar; eleştirel, analitik, sonuç odaklı düşünme ve sorun çözme becerileri; takım çalışması ve iletişim becerileri; öğrenme hevesi; araştırmacılık ve esneklik; profesyonellik; iş ahlâkı; özenli dış görüntü; optimizm, güleryüz; bilgi, uygulama, sayısal veri, başarı. Kısacası LİDERLİK YETENEĞİ!!!

 

– 21. yüzyılın lideri kimdir? Kişisel farkındalık, kişisel motivasyon, kişisel değerler, yaşam unsurlarının entegrasyonu (iş+aile+arkadaş+benlik), insan seçimi (koç, mentor, eş, dost) İpek Hanım bizlere bir örnek de aktardı. Cem Kozlu, Muhtar Kent ile bir röportaj yapmış. Röportajında Muhtar Kent’e ekibini nasıl seçtiğini sormuş. Muhtar Kent’in cevabı ise çalışacağı kişinin optimist, pozitif ve sonuç üreten bir biri olup olmadığına baktığını ve o kişinin eşiyle tanışarak kendisine nasıl bir eş seçtiğine baktığını aktarmış. Ve İpek Hanım ile çalışmaya başladığım gün  bana aktardığı şu cümleyi konuşmasında da söyledi. “A sınıfı insanlar A sınıfı insanlar ile çalışır ama B sınıfı insanlar C sınıfı insanlar ile çalışır.”

 

– Sonrasında konuşmasında benim yine İpek Hanım sayesinde araştırdığım ve hatta blogumda da yer verdiğim Pareto Analizinden  yani 20/80 kuralından bahsetti.
Yazılar: http://aydancag.com/2012/01/8020-kurali-pareto-analizi/
http://aydancag.com/2012/01/8020-kurali-nasil-sirket-kurtardi/

 

– Mülakatçılar adayla yaptıkları mülakatta aslında 5 soruya cevap aradıklarını ve bunların cevaplarına ulaşmaya yönelik soru ürettiklerinden bahsetti.  Bu 5 soruyu şu şekilde sıraladı: 1) Buraya neden geldin? 2) Bizim için neler yapabilirsin? 3) Nasıl bir kişiliğe sahipsin? 4) Diğer adaylardan farkın ne? 5) Sana gücüm yeter mi? (ücret olarak) Sonrasında da mülakatlara antrenmanlı olarak gelmeyi tavsiye etti.

 

– Ve adayların çoğunlukla şikayet ettiği bir konuyu ele aldı: Başvuru forumları!!! Gerekli mi gereksiz mi diye tartışmalar birçok platformda yapılıyor. İpek Hanım başvuru formunun doldurulması gerektiğini ve evet angarya bir iş olduğunu ama zaten iş hayatında da işlerin %80’inin angarya kalan %20’sinin yaratıcı işler olduğunu aktardı. Başvuru formlarını ne denli özenli, ciddiyetli doldurulursa o denli başarılı olunacağından ve angaryaya alışmayı, başvuru formunu doldurmayan ya da eksik olarak dolduranların tembel ve üşengeç olarak algılandıklarından, başvuru formunu özenle doldurarak bile fark yaratılabileceğinden bahsetti.

 

– Mülakatta sorulara verilen cevapların ideal uzunluk sürelerinin 20 saniye ile 2 dakika arasında olanları olduğunu, mülakatlarda insanlar çoğu zaman ilk iki dakikada ejderhalara değil sivrisineklere yenildiklerinden, mülakatlarda olumsuz konuşmamaktan, yeni mezunlara en çok sorulan sorulardan, işten ayrıldığımızda bunun aslında firmadan dolayı olmadığından büyük çoğunlukla yöneticiden kaynaklandığından, iş hayatında yönetici seçiminin öneminden, iyi yöneticinin kim olduğundan (İcraat, bilgi ve tecrübesi olan, aynı zamanda geleceği düşünen ve kendisini geliştiren), bilginin kıymetinden, bilgiyle yaşamaktan, iş kütüphanesi kurmaktan, her yöneticinin kütüphanesinde İK kitabı olmasından (en azından hepsi bir ekip yönetiyorlar ), her yöneticinin aslında bir İK’cı olduğundan, mülakata gidilen firmanın çok iyi araştırılmasından, mülakatta ne tür sorular sorulduğundan ve neden-niçin sorularının öneminden, üniversite yıllarını iyi değerlendirmelerinden, boş boş oturmamaktan bahsetti.

 

– Ve İpek Hanım sunumunda bir mülakat canlandırması yapacağını ve kimlerin katılmak istediğini sordu. Salonda sanırım sadece Ezgi el kaldırarak mülakat canlandırmasında İpek Hanım’a destek oldu. Gayet keyifli, başarılı bir mülakat canlandırmasını da tüm öğrenci arkadaşlar görmüş oldu.

Sunum bittikten sonra bir saate varan bir süre İpek Hanım salonun dışında öğrenci arkadaşların sorularına cevap verdi. Merak ettikleri, öğrenmek istedikleri o kadar çok konu var ki. Umarım bu merak ve öğrenme istekleri her zaman devam eder.

 

Sonrasında dışarıda Sevgili Gülsün Müftügil ile de buluşarak İpek Hanım ile beraber kahve içmeye geçtik. Keyifli sohbetimizin en yakın zamanda tekrar gerçekleşmeyi dileğiyle 🙂

 

 

Aydan Çağ Aydın

aydan@aydancag.com
1 Yorum
  • Gökhan Yilmaz

    7 Mart 2012 at 18:04 Cevapla

    Merhaba Aydan hanım,o gün orada değildim ama internetten canlı izledim…İpek hanım harika bir sunum yaptı..Yapıcı ve yararlı bilgilerimizi bir kez daha tazeleme imkanı bulduk..:)

Bir Yorum Yaz