Title Image

“Anne Ben Tencereci Değilim(!)”

“Anne Ben Tencereci Değilim(!)”

Markabeyi

Bu makale İnsan kaynakları profesyonellerinin “pazarlama, reklam, halkla ilişkiler, iletişim” departmanlarına çalışan alım süreçlerinden, pozisyon için çalışana  sağlanacak yan haklardan, ofis  araçlarına kadar  neleri göz önünde tutmaları gerekliliğine ışık tutabilmesi amacıyla hazırlanmıştır.

İşletmeler büyüklüklerine göre çeşitli fonksiyonlar ile yönetilir ve faaliyetlerine devam ederler. Satış, pazarlama, muhasebe, finans, lojistik, idari işler, bütçe, planlama, halkla ilişkiler, müşteri yönetimi, bilgi işlem, insan kaynakları vb.

Bilindiği gibi işletme içerisinde bulunan departmanlarda yer alan her pozisyon ayrı bir öneme ve yetkinliğe sahiptir. Ve işin niteliğine göre farklı ihtiyaçlara göre yönetilirler.

İnsan kaynakları profesyonelleri kendi alanlarına ve departmanlarının ihtiyaçlarına en üst seviyede hakimdir. Departmanlarında hangi özellikte kişiler olmalı, kaç adet olmalı, hangi yetkinliklere sahip olmalı, hangi ofis malzemesine sahip olmalı, hangi eğitimleri almalı vb.

Bununla birlikte konu başka departmanların çalışan alım ve ihtiyaç belirleme sürecine geldiğinde ihtiyaca ilişkin bilgilerin çoğu ilgili departmanın birim yöneticisinin tariflemesiyle yürür. Ve bu ihtiyaç doğrultusunda adayın aranması ve görüşülmesi süreçlerine başlanır.

Peki ya masanın diğer tarafındaki pazarlama profesyoneli için neler yaşanır? Gelin bir de buradan bakalım;

Bir pazarlama profesyoneli ilgili kariyer sitelerinde mesleğine ilişkin arama yaparken, her zaman olduğu gibi “pazarlama” başlıklı ilanları inceler. Ancak bu ilanları incelenirken önemli ölçüde hayal kırıklığına uğrar, neden mi? “Pazarlama” başlığı ile verilen pozisyon aslında bir “satış” pozisyonudur. Ve ilanda beklenen özelliklerde ilgili şirketin ürün ve hizmetlerinin müşteri ziyaretleri yapılarak pazarlanması’dır(!) Bu konuda toplumun genlerine 90’lı yıllarda yerleşen ve  ayrıştırılamayan “tencere, ansiklopedi pazarlamacısı”  tanımının katkısı çok büyüktür. Bir çok pazarlamacının  annesiyle “Anne ben tencereci değilim” diyalogları yaşanmamış değildir hani ve o dönemlerden gelen bu tanım transferini değiştirmek hiç kolay olmamakla birlikte İK profesyonelleri tarafından satış ve pazarlama arasındaki farka hakim olunması ve ilanların da, pozisyon koşullarının da buna göre şekillenmesi gerekir.

Günümüzde bir çok şirketin kafasında karışıklık yaratan “pazarlama ve satış” olgularını inceleyelim.

Pazarlama: Pazarlama, ABD’de doğmuş bir işletme bilimidir. Amerikan Pazarlama Derneği’nce 1984 yılındaki toplantısında yapılan tanımı şöyledir: “Pazarlama, kişisel ve örgütsel amaçlara ulaşmayı sağlayabilecek mübadeleleri gerçekleştirmek üzere malların, hizmetlerin ve fikirlerin geliştirilmesi, fiyatlandırılması, tutundurulması ve dağıtılmasına ilişkin planlama ve uygulama sürecidir.” Pazarlama da amaç kişiler üzerinde “ihtiyaç” yaratmadır. Yani tüketicinin veya müşterinin dikkatini çekecek faaliyetleri planlama süreçlerini titizlikle yönetmek, şirkete ya da markaya hem yeni müşteri çekmek, hem de mevcut müşteriyi korumaktır. Pazarlama sürecinde içinde fiili satış yoktur.

Satış: Bir ürün, hizmet ya da bir fikrin;

–  Uygun zamanda

–  Uygun kişiye

–  Uygun yerde

–  Uygun yöntemle ve bir bedel karşılığında el değiştirmesidir.

Satış, bir tüketicinin veya müşterinin bir ürünü ya da hizmeti satın almasını sağlamaya yardım etme veya yönlendirme çabalarıdır. Satış görüşmesinin sonucunda bir sözleşme imzalanması, anlaşma yapılması, sipariş alınması ya da fatura kesilmesi  gibi ticari bir süreç yaşanır ve ihtiyaç giderilmesiyle süreç son bulur. Ancak pazarlama, üretimden önce başlar ve satıştan sonra da devam eder.

Satış ve pazarlamanın ayırımından sonra, pazarlama profesyonellerinin çalışma koşulları içerisinde yaşadığı operasyonel süreçlerde gelişime açık yönler bulunmaktadır;

Birçok şirkette satış çalışanını destekleyen özel İK uygulamaları ile karşılaşılabilmektedir. Satış çalışanına, giyim çeki, düzgün bir araba, geniş konuşma paketi sağlanan cep telefonu, hızlı işlem yapabileceği bir bilgisayar, geniş internet paketi, satış sonrası primler, özel eğitimler, motivasyon seyahatleri vb. ancak aynı şirkette pazarlama profesyoneline bu olanakların neredeyse hiçbiri sağlanmaz. Yapılan karşı açıklamada satış çalışanlarının şirketi temsil ettiği, ciro sağladığı, müşterilerle direkt diyalogda olduğu anlatılır. Ancak bir pazarlamacının da sahip olduğu erişim alanları göz ardı edilir.

Genel yapıda bir pazarlama profesyoneli;

Ürün ve hizmetlerinin duyurumu için ajanslar, medya kuruluşları; sponsorluklar için bürokratlar, lansman dönemlerinde basın mensupları, editörler, yazarlar, bütçe ve kampanya stratejilerine göre ünlü kişilerle, pazarlama uygulamalarının yürütülebilmesi için onlarca tedarikçi ile görüşmeler yaparlar. Şikayet durumunda kızgın müşteri ile diyalogları geliştirirler vs. Yılda bir satışçı 300 yeni noktaya veya potansiyel müşteriye  dokunuyorsa, bir pazarlama profesyoneli özellikle  kampanya dönemindeyse yüzlerce kişi ile temas halinde olabilir. Yani bir satışçı şirketi nasıl temsil ediyorsa bir pazarlamacı da 3. kişileri aynı önemde temsil etmektedir. Pazarlama bir strateji içerisinde satış öncesi ve sonrası süreçleri, satışçının ilgi alanı dışına çıkan konuları da iğne oyası gibi işler.

Bir pazarlama profesyoneli, satış fonksiyonun  önemini ciddiye almakla birlikte, kendisinin de stratejik bir görev üstlendiğini ve buna göre İK politikalarından yararlanmayı bekler.

İşletme içi bütün departmanlar senkron şekilde çalışmalı ve organizasyonun her parçasına titiz davranılmalıdır. Günümüzde artık “Mutlu Müşteri” oluşturmak ve devam ettirmek için tabular yıkılıyor, Dünya’da başlayan yeni akım “Müşteri Deneyimi Yönetimi Departmanları” ile bilinen İK ve departman süreçlerinde devrim yaşanacak! Bu devrime hep birlikte tanık olacağız…

markabeyiMarkabeyi

Pazarlama profesyoneli, Marka iletişim Yetkilisi. pazarlamailetisimi.com yazarıdır.

33 yaşında olan yazar, Galatasaray Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi ve Mersin Üniversitesi’nde Pazarlama, İşletme, Üretim Yönetimi ve Pazarlama ve Pazarlama iletişimi eğitimleri almıştır. 12 yıldır aktif olarak Pazarlama ve iletişim Profesyoneli olarak çalışmaktadır.  Uluslararası bir şirkette “Marka İletişim Yetkilisi” unvanıyla çalışmaktadır. Üniversitelerde gönüllü olarak “Marka İletişimi” alanında konuk eğitmenlik yapmaktadır. @markabeyi isimli twitter / instagram / facebook hesabı ve pazarlamailetisimi.com sitesi üzerinden pazarlama ve iletişim dünyası üzerine paylaşımlar yapmaktadır. Akdenizlidir.

 

Çağın İnsan Kaynakları olarak Markabeyi’ne teşekkür ederim.  Aydan Çağ Aydın

Aydan Çağ Aydın

aydan@aydancag.com
2 Yorum
  • Ali Okumuş

    26 Eylül 2016 at 16:08 Cevapla

    Selam,
    Merchandiser, Satış Elemanı, Satış Temsilcisi, Mağaza Yöneticisi, Bölge Satış Yöneticisi şeklinde sıralanan “Title” larla süslü 14 yıllık iş hayatımda yakın çevrem dahil sürekli “Pazarlamacı” olarak tanınıyorum/tanıtılıyorum. Öncelikle Bir Ticari İşletme’ nin temel hedefi “Karlılık” olunca ve diğer taraftan işin gerekli donanımları planlanırken “İşletmelerin Yöneticileri” veya “Hissedar” larının gerekli “Empati” yi sağlayabilmeleri az mümkün oluyor. Örneğin ben Merch olarak çalıştığım yıllarda onlarca yan haklarımdan bazıları otomobil,pc,mobile phone… iken Mağaza Yöneticisi olarak çalıştığım yıllarda hiç bir yan hakkım yoktu. Organizasyon şemasında ve firma temsilinde ise 3-4 basamak tersi bir manzaraya rağmen:) Konu yine süper ellerinize sağlık.

  • Markabeyi

    27 Eylül 2016 at 18:39 Cevapla

    Ali Bey merhaba, değerli yorumunuz adına çok teşekkürler. İnsan kaynakları yan hakları konusu şirket politikalarına göre değişiyor. Bununla birlikte pazarlamacı’nın yaşadığı sorunlar başka departmanlar ve pozisyonlarda da görülüyor. İnsan Kaynakları profesyonellerinin durumu çok iyi analiz edip, ilgili birim yöneticilerine sağlıklı geri bildirim vermeli. Teşekkürler

Bir Yorum Yaz